Duhok Konuşuyor
Liste Fiyatı :
28,00
İndirimli Fiyat :
23,80
Kazancınız :
4,20
9789944339681
586316
https://www.okuyanboga.com/duhok-konusuyor
Duhok Konuşuyor
23.80
Basini minibüsün ön penceresinden salivermis. Kara ve gür saçlari rüzgarda alev alev. Fistani sari, kirmizi, yesil. Minibüs sol yanimizdan yildirim hiziyla geçiyor. Kara ve gür saçlari rüzgarda alev alevin minik bir kiz çocugu oldugunu görebiliyor, yüzündeki tebessümü farkedebiliyorum. O geçip genis yolda yildirim hiziyla, uzaklara tasiyor tebessümünü. Sagimizda bitiveren baska bir minibüsteki minik birkaç kiz ve erkek çocuk epey tezahüratla el salliyorlar, el sallayarak yanitliyoruz. Sagdaki ince uzun yola sapip dut agaçlarinin ötesinde gözden yitene kadar yüzlerindeki tebessüm ve ellerindeki selam eksilmiyor. Bizi bir heyecan kapliyor. Bize bir seyler oluyor. Biz dedigim minibüsteki on veya oniki kadar bilim kadini ve erkegi, yayinci, yazar ve soförümüz. Solumuzdan ayni anda üstü açik küçük bir kamyon geçiyor, her biri karoserin birer tarafina bir eliyle tutunmus, piril piril beyaz gömlekleri rüzgarda sisip inen sisip inen iki çocuk, iki kardes mutlaka, gözlerinden, kisa kesilmis kara saçlarindan ve dudaklarinda eksik olmayan tebessümden belli, el sallayarak bizleri selamliyorlar. Çocuklar, kardeslerim, bu ülkede mutlu. Burasi Duhok nam ülkedir. Paris, Berlin, Madrid, Roma degildir. Duhok'tur. Evet sadece Duhok'tur. Kürdistan Federe Bölgesi'nin kendini yoktan var eden kenti. Burasi viraneden bayindir bir sehir olusturan katiksiz, harbi, hakiki ve samimi insanlarin kentidir. Bu ülkede kardeslerim daha yirmi yil önce on bin nüfus mukimdi ve hiç kimse ekmegine katik, çocuguna süt ve peynir ve bir elma bile bulamiyordu. Tek köy, tek koyun, tek keçi, tek inek, tek agaç kalmamisti. Insanliklarini Bagdat'taki yatak odalarinda üstlerinden bir yilanin derisini çikarip atmasi gibi terk eden caniler çünkü önce yagmalamis, sonra tas üstünde tas birakmamis, yakmis, yikmis, yikmis yakmislardi. Gökyüzü, Toprak Ana, Doga Baba utançlarindan yüzlerini kapamis, göz yaslarini içlerine dökmüslerdi. Iste onlar, katiller, basabelalar vurmus, kirmis, sorgusuz sualsiz canlarimizi canlarimizdan almislardi. Çocuklar babasiz, analar erkeksiz birakilmislardi. Ferman onlardaydi, peki, ama daglar bizimdi. Daglar kalan canlari saklamasini bilmis ve zamani gelince yilanlar deri degistirmek için agir agir sürünürken haklarindan gelinmisti. Daglardan inen çaglayanlar pislikleri silip süpürmüs. Al bu koyun, bu keçi, bu inek senin demistiler. Bir koyuna bir tane daha eklenmis. Bir keçiye bir tane daha. Koyun, keçi ve ineklerin binlercesi simdi birarada süt, peynir ve kaymak fabrikasi gibi tikir tikir çalisiyor. Çocuklarimiz artik aç karnina yatmiyor, yiyiyor, içiyor ve anali babali büyüyorlar. Bizzat gördük, dinledik, duyduk, anladik. Hem güldük, hem agladik. Kürt halkinin ve kadim dilinin gelecegine umutla baktik. Çok heyecanlandik. Bu kentte çocuklar artik mutlu, çünkü bugünlerinden ve yarinlarindan umutlu. Size bir de Duhok çarsisinda gördügüm, baslarini oksadigim, sakiz satip eve katik götürmek için çabalayan tertemiz çocuklarin bakislarini anlatmaliyim. Farzedin ki bizim çocuklarimiz.
- Açıklama
- Basini minibüsün ön penceresinden salivermis. Kara ve gür saçlari rüzgarda alev alev. Fistani sari, kirmizi, yesil. Minibüs sol yanimizdan yildirim hiziyla geçiyor. Kara ve gür saçlari rüzgarda alev alevin minik bir kiz çocugu oldugunu görebiliyor, yüzündeki tebessümü farkedebiliyorum. O geçip genis yolda yildirim hiziyla, uzaklara tasiyor tebessümünü. Sagimizda bitiveren baska bir minibüsteki minik birkaç kiz ve erkek çocuk epey tezahüratla el salliyorlar, el sallayarak yanitliyoruz. Sagdaki ince uzun yola sapip dut agaçlarinin ötesinde gözden yitene kadar yüzlerindeki tebessüm ve ellerindeki selam eksilmiyor. Bizi bir heyecan kapliyor. Bize bir seyler oluyor. Biz dedigim minibüsteki on veya oniki kadar bilim kadini ve erkegi, yayinci, yazar ve soförümüz. Solumuzdan ayni anda üstü açik küçük bir kamyon geçiyor, her biri karoserin birer tarafina bir eliyle tutunmus, piril piril beyaz gömlekleri rüzgarda sisip inen sisip inen iki çocuk, iki kardes mutlaka, gözlerinden, kisa kesilmis kara saçlarindan ve dudaklarinda eksik olmayan tebessümden belli, el sallayarak bizleri selamliyorlar. Çocuklar, kardeslerim, bu ülkede mutlu. Burasi Duhok nam ülkedir. Paris, Berlin, Madrid, Roma degildir. Duhok'tur. Evet sadece Duhok'tur. Kürdistan Federe Bölgesi'nin kendini yoktan var eden kenti. Burasi viraneden bayindir bir sehir olusturan katiksiz, harbi, hakiki ve samimi insanlarin kentidir. Bu ülkede kardeslerim daha yirmi yil önce on bin nüfus mukimdi ve hiç kimse ekmegine katik, çocuguna süt ve peynir ve bir elma bile bulamiyordu. Tek köy, tek koyun, tek keçi, tek inek, tek agaç kalmamisti. Insanliklarini Bagdat'taki yatak odalarinda üstlerinden bir yilanin derisini çikarip atmasi gibi terk eden caniler çünkü önce yagmalamis, sonra tas üstünde tas birakmamis, yakmis, yikmis, yikmis yakmislardi. Gökyüzü, Toprak Ana, Doga Baba utançlarindan yüzlerini kapamis, göz yaslarini içlerine dökmüslerdi. Iste onlar, katiller, basabelalar vurmus, kirmis, sorgusuz sualsiz canlarimizi canlarimizdan almislardi. Çocuklar babasiz, analar erkeksiz birakilmislardi. Ferman onlardaydi, peki, ama daglar bizimdi. Daglar kalan canlari saklamasini bilmis ve zamani gelince yilanlar deri degistirmek için agir agir sürünürken haklarindan gelinmisti. Daglardan inen çaglayanlar pislikleri silip süpürmüs. Al bu koyun, bu keçi, bu inek senin demistiler. Bir koyuna bir tane daha eklenmis. Bir keçiye bir tane daha. Koyun, keçi ve ineklerin binlercesi simdi birarada süt, peynir ve kaymak fabrikasi gibi tikir tikir çalisiyor. Çocuklarimiz artik aç karnina yatmiyor, yiyiyor, içiyor ve anali babali büyüyorlar. Bizzat gördük, dinledik, duyduk, anladik. Hem güldük, hem agladik. Kürt halkinin ve kadim dilinin gelecegine umutla baktik. Çok heyecanlandik. Bu kentte çocuklar artik mutlu, çünkü bugünlerinden ve yarinlarindan umutlu. Size bir de Duhok çarsisinda gördügüm, baslarini oksadigim, sakiz satip eve katik götürmek için çabalayan tertemiz çocuklarin bakislarini anlatmaliyim. Farzedin ki bizim çocuklarimiz.Format:KitapStok Kodu:9789944339681Boyut:13.50x19.50Sayfa Sayısı:183Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:2013-01Kapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:2. Hm. KağıtDili:Türkçe
- Taksit Seçenekleri
- Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim23,8023,8038,6025,7964,5327,1593,1728,49122,4929,83Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim23,8023,8038,6025,7964,5327,1593,1728,49122,4929,83Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim23,8023,8038,6025,7964,5327,1593,1728,49122,4929,83Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim23,8023,8038,6025,7964,5327,1593,1728,49122,4929,83Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim23,8023,8038,6025,7964,5327,1593,1728,49122,4929,83Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim23,8023,8038,6025,7964,5327,1593,1728,49122,4929,83Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim23,8023,803--6--9--12--
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu ürün için henüz kimse yorum yazmamış.