Halil Akgün'den Öyküler - 2

“Birkaçımız kendi işimizi kurduk. Bir kısmımız kendi memleketine döndü. Baktılar ki bu yaşam, yaşam değil. Çünkü her gün alkol, gece hayatı, karı kız, hepsi yakışıklı filinta gibi delikanlılar. Bazıları para için yaşlı kadınlarla düşüp kalkmaya başladılar. Bu düşüp kalkmalar sırf yabancı ülkelere gitmek içindi. Evlilikle sonuçlananları da oldu. 25 yaşındaki delikanlılar 50 yaşındaki bayanlarla evlendiler. Bazılarını bu evliliğe iten durum Türkiye'de gençlerin evlenmelerinin ne kadar zor olduğunu gösteriyordu. Başlık parası, sandık parası, evleneceği kızın ailesine hediye alma gibi. Birisiyle evlenirken bütün aile ile evleniyormuş gibiydiler. Altın, bilezik, beşi birlik. Bütün bunlar gençlerde psikolojik rahatsızlık meydana getiriyordu. Baskılar, stres, ekonominin zorlanması. Zaten kısıtlı ekonomik durumlar onları daha da zorluyordu. Yok verdiler, verecekler, geldiler, gittiler, sözler, nişanlar, oldu, olmadı gibi şeyler. Kıyaslandığı zaman yabancı ile evlilik çok daha basit ve masrafsızdı.”