Kuzey Afrika'da İslami Hareketler ve İslamcı Siyaset_{Fas, Cezayir, Tunus, Libya ve Mısır'da İslami Hareketler ve İslamcı Partiler}

Kuzey Afrika bölgesinde gelişen İslami hareketler 1980 sonrası dönemde bulundukları ülkelerin kaderine damgalarını vurdular. Cezayir ve Fas gibi ülkelerde bir yandan dramatik olaylara maruz kaldılar bir yandan da bu olayların nesnesi oldular. İslami hareketin 1990'ların başında iktidara gelme imkânı bulmasıyla Cezayir yıllarca süren kanlı bir iç savaş sarmalında kaldı. Benzer bir durum 2000'lerde Tunus'ta yaşandı. İslami gruplar ve hareketler burada Arap Baharına kadar trajik baskılara maruz kaldılar.

Kuzey Afrika bölgesindeki İslami hareketler, Arap Baharı sürecinin ana aktörlerinden birini oluşturdular. Ne yazık ki, bu durum demokratikleşmenin birçok Arap ülkesinde akamete uğramasına yol açtı. Çünkü İslami hareketler, Batılıların Kuzey Afrika ülkeleri için belirledikleri yol haritasının dışına çıktılar veya çıkma işareti verdiler. Bununla birlikte iktidarı seküler gruplarla paylaşma konusunda da gerekli başarıyı gösteremediler. Akif Çarkçı tarafından kaleme alınan çalışma sadece bu bölgede gelişmiş olan İslami hareketlere ve İslamcı siyasete odaklanmamakta aynı zamanda İslam'ın bölgedeki tarihsel arka planına da inmektedir. Kitap, dünden bugüne bölgedeki İslamcı siyasetin ve İslami hareketlerin profilini bu çerçevede çok güzel bir resmini ortaya koymaktadır.

Prof. Dr. Ömer ÇAHA

Din, geçmişten günümüze toplumların yaşamında derin izler bırakan bir olgu olarak varlığını her daim muhafaza etmiş; siyasetle olan ilişkisinde bölge ve ülkelerin özelliklerine göre özgün tecrübelerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu bağlamda Kuzey Afrika ülkelerinde görülen durum son derece dikkat çekicidir. Zira bölgede gelişen İslami hareketler ve İslami siyaset, her ne kadar benzer kaynak, amaç ve hedefler çerçevesinde ortaya çıkmış olsa da ülkeden ülkeye farklılaşmış; süreç içerisinde çeşitlenerek kendine has özellikler kazanmıştır. Akif Çarkçı'nın kaleme aldığı bu eser, konuyu tüm yönleriyle ele alarak anlaşılır hale getirmekte ve literatürdeki boşluğu doldurma adına ciddi katkılar sunmaktadır.

Prof. Dr. Nail YILMAZ