Bir yırtıcının ağabeyi olarak doğmak ister miydiniz?
"Karın üzerine vuran meşalelerin şavkından başka aydınlık hiçbir şey yoktu yaşadıkları günlerde ve çadırı sinirle voltalayan adamın bezdeki gölgesinden başka akılda kalacak hiç hareket yoktu o geceden. Kar yanığı yüzdeki yeşil gözleri etrafı süzerken soğuk rüzgârların haşladığı ellerini kocaman çadırın ortasındaki ateşte ısıtıyordu. Günlerdir yerden kalkmayan kar yüzünden buz gibiydi hava. Atların nefeslerinden çıkan buharla ısınmışlardı kaç gecedir. Öğlenleri karları yakamozlayan güneş ikindi vakti çekilince dayanılmaz bir ayaz çöküyordu üstlerine."
Bilmece gibi örülmüş bir roman, bu anlatımı seveceksiniz
Şuuraltı ömrünün özetiydi. Bütün şuuraltını atına koyduğu isim özetlemişti aslında: Karabulut
Karanlık bir bulut gibi çöktü; esti; gürledi; yağdı ve dağılıp gitti.
Hayatı çözmüş, en büyük düşmanının vakit ve nakit darlığı olduğunu çoktan anlamış Yavuz Padişah'ın bütün icraatını iki büyük korku yönetti: Yapacaklarına vaktinin yetmemesi ve hazinesinin yetişmemesi.
Yerine geçen hiçbir padişah daha fazlasını ele geçiremediği için, Osmanlı hazinesi bugün hala vasiyeti gereği kendi ismiyle mühürleniyor. Osmanlı torunlarının hayatı ise bir daha asla ondan önceki gibi olamadı. Ne doğuda ne de batıda...
Kısacık saltanatı için ailesini zehirli acılara bulayıp gittikten, saltanatını meşrulaştırmak için İslâm peygamberinin emanetlerini Topkapı'ya getirdikten sonra bile kapkaranlık bilinçaltı beş asırdır çözülmeye çalışılıyor.
Yüzyıllar sonra hâlâ taraftar toplamaya devam ediyor.
Çok sevenleri neden sevdiğini hiç bilmiyor. Hiç sevmeyenleri yine de vazgeçemiyor.
Ya siz?
İsmi anıldığında yüreklere korku salan, karapus karaduman bir yırtıcının ağabeyi olarak doğmak ister miydiniz? En başından ölüm demek olan hayatın sahibi siz olmak ister miydiniz?
Bugün kabusuna katlanamayacağımız şey, onun gerçek hayatıydı... ve sonuna kadar başı dik yaşadı!
Kardeşinin saltanatı meşrulaşsın diye üzerine atılan iftiralarla boğuşarak ecel gibi doğumuna direnmiş onurlu bir veliahtın, Şehzade Ahmet'in hikayesi...
- Açıklama
Bir yırtıcının ağabeyi olarak doğmak ister miydiniz?
"Karın üzerine vuran meşalelerin şavkından başka aydınlık hiçbir şey yoktu yaşadıkları günlerde ve çadırı sinirle voltalayan adamın bezdeki gölgesinden başka akılda kalacak hiç hareket yoktu o geceden. Kar yanığı yüzdeki yeşil gözleri etrafı süzerken soğuk rüzgârların haşladığı ellerini kocaman çadırın ortasındaki ateşte ısıtıyordu. Günlerdir yerden kalkmayan kar yüzünden buz gibiydi hava. Atların nefeslerinden çıkan buharla ısınmışlardı kaç gecedir. Öğlenleri karları yakamozlayan güneş ikindi vakti çekilince dayanılmaz bir ayaz çöküyordu üstlerine."
Bilmece gibi örülmüş bir roman, bu anlatımı seveceksiniz
Şuuraltı ömrünün özetiydi. Bütün şuuraltını atına koyduğu isim özetlemişti aslında: Karabulut
Karanlık bir bulut gibi çöktü; esti; gürledi; yağdı ve dağılıp gitti.
Hayatı çözmüş, en büyük düşmanının vakit ve nakit darlığı olduğunu çoktan anlamış Yavuz Padişah'ın bütün icraatını iki büyük korku yönetti: Yapacaklarına vaktinin yetmemesi ve hazinesinin yetişmemesi.
Yerine geçen hiçbir padişah daha fazlasını ele geçiremediği için, Osmanlı hazinesi bugün hala vasiyeti gereği kendi ismiyle mühürleniyor. Osmanlı torunlarının hayatı ise bir daha asla ondan önceki gibi olamadı. Ne doğuda ne de batıda...
Kısacık saltanatı için ailesini zehirli acılara bulayıp gittikten, saltanatını meşrulaştırmak için İslâm peygamberinin emanetlerini Topkapı'ya getirdikten sonra bile kapkaranlık bilinçaltı beş asırdır çözülmeye çalışılıyor.
Yüzyıllar sonra hâlâ taraftar toplamaya devam ediyor.
Çok sevenleri neden sevdiğini hiç bilmiyor. Hiç sevmeyenleri yine de vazgeçemiyor.
Ya siz?
İsmi anıldığında yüreklere korku salan, karapus karaduman bir yırtıcının ağabeyi olarak doğmak ister miydiniz? En başından ölüm demek olan hayatın sahibi siz olmak ister miydiniz?
Bugün kabusuna katlanamayacağımız şey, onun gerçek hayatıydı... ve sonuna kadar başı dik yaşadı!
Kardeşinin saltanatı meşrulaşsın diye üzerine atılan iftiralarla boğuşarak ecel gibi doğumuna direnmiş onurlu bir veliahtın, Şehzade Ahmet'in hikayesi...
Format:KitapStok Kodu:9786054262021Boyut:13.50x19.50Sayfa Sayısı:352Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:2009-12Kapak Türü:CiltsizKağıt Türü:2. HamurDili:Türkçe
- Taksit Seçenekleri
- Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim25,5025,5039,2127,6364,8529,0993,3930,53122,6631,96Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim25,5025,5039,2127,6364,8529,0993,3930,53122,6631,96Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim25,5025,5039,2127,6364,8529,0993,3930,53122,6631,96Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim25,5025,5039,2127,6364,8529,0993,3930,53122,6631,96Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim25,5025,5039,2127,6364,8529,0993,3930,53122,6631,96Taksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim25,5025,5039,2127,6364,8529,0993,3930,53122,6631,96Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel ToplamTek Çekim25,5025,503--6--9--12--